AKP Tipi Üniversite’nin Tipik Örneği: PAÜ Rektörü – Erdem Yılmaz

AKP’li vekilin kızı yüksek lisans okurken öğretim görevlisi olarak atandı, yazılı sınavda yüksek not alan üniversite personelleri mülakatta elendi, hemşehriye-akrabaya adrese teslim kadro açıldı…
Bu haberleri sık sık görüyoruz, okuyoruz. Görülüp duyulmayan yüzlerce torpilin gün yüzüne çıkan örnekleri bunlar. Bu örneklerden biri benim de eğitim gördüğüm Pamukkale Üniversitesi’nde gerçekleşti. Üniversitelerin AKP eliyle nasıl boşaltıldığına önemli bir örnek PAÜ’de yaşanan olaylar.

 Hüseyin Bağ PAÜ eski rektörü Hüseyin Bağcının KHK ile uzaklaştırılmasından sonra Erdoğan tarafından rektör olarak üniversitemize atandı, ilk icraatı bir ortaokulda öğretmen olarak görev yapan eşini İslami İlimler Enstitüsü’ne Enstitü Sekreteri olarak atamak oldu. O dönemde gelen yoğun tepkiler üzerine eşi bu göreve devam edemedi, aradan geçen 1 buçuk yılın ardından eşini tekrar üniversitenin farklı bir birimine bilgisayar işletmeni olarak atadı. Son olarak yine eşi için adrese teslim alım ilanıyla gündeme geldi ve görevden uzaklaştırıldı. Görev aldığı bu süre boyunca genellikle eşi üzerinden gündeme gelse de yaptığı diğer uygulamalar da akademisyenlere ve öğrencilere pes dedirtecek cinstendi. Örneğin üniversite yemekhanesine rezervasyon sistemi getirdi. Öğrenciler en az 24 saat önceden rezervasyon yapmadan yemek  yiyemez hale geldi ve yemekhane kullanımı ciddi bir oranda düştü. Yemekhanenin alternatifi üniversite içindeki kafeteryalardaki yemek fiyatlarıysa birkaç yıl içinde 3 kat arttırıldı öğrencilerin beslenme ihtiyacı üzerinden kar peşinde koşuldu. Öğrencileri de kendi zihniyeti gibi düşünüyor olacak ki fizik tedavi ve rehabilitasyon bölümünde kadın-erkek birlikte işlenen uygulamalı eğitimi tüm öğrencilerin karşı çıkmasına rağmen kaldırdı, öğrencileri ahlaksızlıkla suçladı. Altyapı çalışmalarına fazladan birkaç bin lira harcamamak için akademisyenlerin çok emek verdiği yerli tohum üretim alanını dozerlerle dümdüz etmeye çalıştı. Hocalarımız kepçenin önüne yatınca bizzat kendi kepçenin başına geçip yıkımı yönlendirdi. E-yoklama gibi öğrenciye de akademisyene de yük olan bir sistemi getirmeye çalıştı, yazılımı için okulun on binlerce lirasını yandaşlarına aktardı. Bunlar şimdilik aklıma gelen sadece birkaç örnek özetle üniversiteyi kendi çiftliği haline getirmeye çalıştı.

Öncelikle şunu söylemek gerekiyor bu saydığımız uygulamalar Pamukkale Üniversitesi’ne  özgü değil, tek adam rejiminin yansımalarını birçok üniversitede ve kurumda bulabilirsiniz Hüseyin Bağ bu atamaların uç bir örneği değil tipik bir örneğidir. Üniversitelerde özgür bir ortam yaratılmadıkça, üniversitenin gerçek sahipleri akademisyenlerin-öğrencilerin bu sürece katılması sağlanmadıkça yeni gelecek olan rektörlerin de eskisinden bir farkı olmayacaktır.   

Sadece üniversitelerde değil tüm ülkede topyekün radikal değişiklikler şart, emekçilerin ve onların çocuklarının birlik olması birlikte mücadele etmesi gerekiyor çünkü başımıza çöreklenmiş bu asalaklar kendiliğinden gitmeyecek,  ancak tabandan yükselecek bir mücadeleyle yapıştıkları konumlardan uzaklaştırabiliriz bunları. Gençlik üniversitelerini sahiplenmelidir, üniversitelerin öznesinin kendileri olduğunu bilip ona göre birlikte hareket etmelidir mutlaka umutsuzluğun dağılacağı günler gelecektir.