Üniversite kapıları halka mı açılıyor: İÜ’nün iki yüzlü kararı

İstanbul Üniversitesinin geçtiğimiz hafta tam bir rantçı ağzıyla Beyazıt kampüsünün dışarıdan ziyaretçilere açıldığını duyurması ve kampüsün bahçelerinde gezen, amfilerde işlenen derslere giren insanların fotoğraflarının internette yayılması üzerine büyük bir tepki doğdu. Sosyal medyada yükselen tepkilerin ardından üniversite yönetimi geçişlerin randevuyla hafta içi belirli saatler arasında olacağını duyurarak karardan geri adım attılar. Öğrenciler arasında kapıdan seçici geçirgen bir şekilde hala prosedürsüz geçişler yapılabildiği söyleniyor.

Kararın İki Yüzlülüğü

İstanbul Üniversitesinde fakülteler arasında geçiş bile kısıtlı, özellikle edebiyat fakültesinden öğrenciler merkez kampüse giremiyor, öğrencilerin çantalarının aranmasının yaygın bir pratik. Öğrenciler en temel hakları ve sorunlarıyla ilgili eylemler yaparken bile kampüslerde olağan üstü hal ilan ediliyor. Üniversite kapılarının açılması kararı öncelikle öğrencileri bile kapsayamıyor. Merkez kampüsün açılmasının devamında kampüs içi arazilerin sermayeye peşkeş çekilmesiyle kampüsün paralı bir turist mekanına dönüşebileceğine dair endişeler de var.

İktidar

Türkiye egemen sınıfı 68’ kuşağının kampüslerden taşıp kitlelere nüfuz eden devrimci enerjisinden aldığı ders ile her daim üniversite hareketlerine karşı diken üstündedir. AKP ise üniversitelerde toplumun dinamik kesimi gençliği pasifize etmek ve kampüslere tıkmak için elinden geleni yapıyor. Üniversitelerde protestolar yapılacağı günler kampüs kapılarına polis otobüsleri diziliyor kampüsün içinde sivil polisler kol geziyor. Faşist çeteler ellerini kollarını sallayarak kampüslere giriyor öğrencilerin üstüne salınıyor. Bu baskılardan öğrencisinden akademisyenine ve üniversite mezunlarına kadar herkes payını alıyor uzaklaştırmalar ve giriş yasakları ile üniversite kapılarının kapanması iktidarın kendi politikası.

Biz Marksistler üniversiteler gibi kamu kurumlarının halka açık olmasını şeffaf ve tüm bileşenlerince demokratik bir şekilde yönetilmesi gerektiğini savunuyoruz. Üniversiteler toplumun geri kalanındaki sorunlardan azade gökyüzünde süzülen küçük adacıklar değillerdir. 22 yıllık AKP iktidarının gerici atmosferine karşı bugün değişimi uzak gören ve en azından elindekini korumaya çalışan bir tepki açığa çıkıyor ve gençliği kendi isteğiyle kampüslerine kapanmaya itiyor. AKP düzenine karşı yükselen ses kapalı muhalif bir adacıktan dışarı çıkamıyor. İktidarın pis düzenini devam ettirmek emekçi halkı açlığa ve sefalete mahkûm ederken ülkeyi talan ederken okları kendi üzerinden çevirmek için gerici fikirleri pompaladığını ırkçı, kadın düşmanı kimlik kutuplaşmalarıyla düzenini devam ettirmeye çalıştığını biliyoruz. Emekçilere ve gençliğe hiçbir şey vaat etmeyen bu düzene karşı emekçilerle ulaşıp onlarla düzene karşı bir mücadele iddiasındayız.