Yunanistan’da Öğrenciler Özel Üniversitelere Karşı Ayakta – Mehmet Mustafa

Yunanistan’da sağcı hükümetin özel üniversitelerin yasallaştırmasına karşı öğrenciler günlerdir ayakta.  Kitlesel protestolar, üniversite işgalleri, ders boykotları ile yasaya karşı güçlü bir tepki kondu. Atina’da düzenlenen son gösterilere 20.000 fazla insan katıldı. Hükümet ise protestocu öğrencilere karşı şiddetin dozunu günden güne artırıyor. Yunanistan’ı önümüzdeki günlerde haraketli günler bekliyor. Sürecin nasıl gelişeceğini öngörebilmek için geçmişe bakmakta fayda var.

Arka Plan

 2008 ekonomik krizinin en derinden etkilediği ülkelerin başında Yunanistan gelmekte. Kriz ile birlikte ortaya çıkan radikalizm ülkeyi yıllarca yönetmiş en büyük iki partinin, ND (Yeni Demokrasi) ve PASOK (Panhelenik Sosyalist Hareket), oylarında ciddi erimeye yol açmış durumdaydı. Bu ortam 2015 yılında kesinti paketlerine karşı yürüttüğü kampanya ile SYRIZA’yı (Radikal Sol Koalisyon – İlerici İttifak) iktidara taşıdı.  Bu aynı zamanda 2010’lu yılların başında krizin getirdiği yoksulluğa karşı yükselen sol dalganın sandığa yansımasını anlamına geliyordu. İktidara gelen SYRIZA ise reformist orta yolcu çizgisinin sonucu olarak güçlü tepkilere rağmen – kesinti paketlerinin oylandığı referandumda yüzde 61 hayır oyu çıkmıştı- Avrupa ve Yunan burjuvazisiyle anlaşıp krizin en netameli günlerinde sisteme can simidi olmayı seçti. Troyka[1] ile anlaşarak referandumda reddedilen kesinti paketlerinden çok daha ağırlarını uygulamaya koydu. Avrupa’nın dev tefecileri ücret kesintileri, kamu iktisadi teşebbüslerinin özelleştirilmesi, vergi artışları ve eğitim, ulaşım gibi kamu harcamalarının kısıtlanması gibi birçok emek düşmanı koşulun yerine getirilmesi taahhüdü karşılığında Yunanistan’ı kurtaracak krediler vermeyi kabul ediyordu. Sınıf radikalizminin bu kadar yükseldiği bir dönemde SYRIZA -beklenildiği üzere- bir kopuşu göze almak yerine sistemi ayakta tutmayı seçiyordu. Burada tek suçlunun SYRIZA olduğunu söylemek yanlış olur. Sendikal bürokrasinin hakimleri PASOK ve KKE (Yunanistan Komünist Partisi) de eylem ve grevleri sınırlandırmak, sistemi tehdit eder hale gelmesini engellemek konusunda üzerlerine düşen görevleri yerine getirdi.

 Kitlelerin radikalliğinin sönümlendirilmesinde başrol oynayan Syriza çeşitli iç karışıklıklar, ayrılıklar yaşamış ve en önemlisi politik olarak işlevsizleşmiş vaziyetteydi. 2019’da yapılan seçimlerde de buna uygun olarak iktidarı kaybetmişti. Dümene yeni geçen ise Yunanistan halkının eskiden tanıdığı emek düşmanı politikaları uygulama konusunda daha kararlı daha uzmanlaşmış bir parti olan sağcı ND ve Miçotakis idi. ND, iktidara gelmesi ile neo-liberal politikalara hız verdi. Özelleştirmeler, işçilerin en temek haklarına yönelik saldırılar, grev yasakları… Özel üniversitelerin yasallaşması da yıllardır süregelen ve ND hükümeti döneminde iyice hız kazanan neo-liberal politikaların bir parçası olarak görülmeli. 

Neden Özel Üniversitelere İhtiyaç Var?

Hükümetin özel üniversiteler açılmasını öngören yasayı savunurken kullandığı bazı argümanlar var. En başta nitelikli eğitim ve bilimsel üretim geliyor. Özel üniversitelerinse bilimsel araştırmaları finanse etmekten daha çok arzuladıkları bazı şeyler var, sahiplerine para kazandırmak. Tabi bu hiç bilimsel araştırma yapılmadığı anlamına gelmiyor. Bu okullarda yapılacak bilimsel araştırmaların niteliği konusunda özel bir okul olan Almanya’daki Jacobs Üniversitesinde yapılan kahvenin korona virüse karşı direnç oluşturduğu yönündeki araştırma[2] fikir verebilir. Bir diğer argüman olarak ise özel üniversiteler açılması ile eğitim ‘özgürlüğünün’ genişleyeceğinden bahsediliyor. Bu pek tabii diğer birçok özgürlük gibi sadece bir avuç zenginin kullanabileceği bir özgürlük. Emekçi çocukları için böyle bir özgürlükten bahsetmek mümkün değil. Yunanistan’da yaşayan dostlarımızın aktardığı üzere Atina, Selanik gibi şehirlerde üniversite öğrencisi olmanın maliyeti birçok ailenin karşılayamayacağı düzeylere çıkmış vaziyette. Yurt imkanlarının kısıtlı olması, ev kiralarının neredeyse maaşlarla aynı seviyeye gelmesi birçok öğrencinin ve ailelerinin yüksek öğrenim alabilmek adına büyük fedakarlıklar yapmasını gerektiriyor. Özel üniversitelerin açılması ile eğitime ulaşım konusundaki eşitsizliğin daha da keskinleşeceğini öngörmek mümkün.

Sonuç Yerine

İki haftayı aşkın süredir süren eylemlerde gördüğümüz üniversite gençliğinin kararlığı oldu. Devletin öğrencilere uyguladığı şiddet ise bariz bir korkunun göstergesi. Gençlik polis şiddeti, gözaltılar, karalama kampanyaları ile süren saldırılara karşı üniversite işgalleri, kitlesel yürüyüşler ile mücadeleye devam ediyor. Kitlelere liderlik edecek bir örgütün yokluğu önümüzdeki günlerde bir sorun olarak ortaya çıkacaktır ama iyimser olmakta fayda var. Direniş bu boyutlarda sürdüğü takdirde hükümeti geri adım atmaya zorlayacaktır. Biz de enternasyonal birlik ve dayanışma içinde direnişlerini selamlıyoruz…


[1]  TROYKA: Avrupa Birliği, Avrupa Merkez Bankası ve Uluslararası Para Fonunun oluşturduğu üçlü yapı.

[2] https://info.constructor.university/news/research-jacobs-university-coffee-could-offer-protection-catching-covid-19