ODTÜ MFT: “Erdoğan’ın ODTÜ Çıkarması Üzerine”

0

Tayyip Erdoğan’ın ODTÜ ziyareti ve bu uğurda rektörlüğün günler öncesinden başlayan telaşı, ziyaret günü yapılan çevik kuvvet polisi yığınağıyla birlikte üniversitelerin demokratik ve özgür olması beklenen ortamına agresif bir müdahale mahiyetindedirler. ODTÜ özelindeki bu olay tek başına dahi, iktidarın tahayyülündeki üniversite kavramının neye benzediğine ilişkin bir fikir sunuyor bizlere.

Söz konusu “ağırlama” öncesinde ve “konuğun” kim olduğu henüz bilinmezken, rektörlüğün alelacele aldığı bazı kararlar ile icraatları tepki çekmişti. On üçüncüsü düzenlenmek istenen Aykut Gence Evrim Konferansı’na izin çıkmamıştı. Gösterilen gerekçeyse konferansın düzenleneceği KKM’nin ( Kültür Kongre Merkezi) tadilata alınacak olmasıydı. Akademik takvimdeki değişiklikle ders seçim günü ertelenmişti. Devrim stadyumu birkaç günlüğüne kapalı olacaktı, nedeni ise böcek ilaçlamasıydı. Asfalt yenileme çalışmalarına müteakip hummalı bir temizlik seferberliği tabii ki bahar dönemi için öğrencilere yapılan bir jest değildi. Nitekim kısa bir süre sonra Tayyip Erdoğanın “ODTÜ Teknokent Bilişim İnovasyon Merkezi” açılışı vesilesiyle ziyarette bulunacağı ortaya çıktı. Bir kez daha görmüş olduk ki istenen üniversite modelinde bilimselliğe önem verilmediği gibi üniversiteleri nitelikli kılan kolektif yaşama kültürüne, üretken topluluklara ve özgür düşünceye yer yok. Bu yüzden bin bir emekle faaliyet yürüten toplulukların KKM’yi kullanması önüne engeller çıkarılırken ya da bilimsel konferanslara izin verilmezken, “bakımda” olduğu sanılan salonlar “başka” etkinliklere ev sahipliği yapabiliyor. Üniversiteler iktidarın da programına uyumlu biçimde sermayenin oyun alanına ve eleman devşirme kaynağı rolüne büründürülüyor. İktidarın üniversitelere yönelik bu politikaları karşısında, atanmış rektör Verşan Kök zevkle, baskının ve piyasalaşmanın yürütücülüğünü üstlenerek ODTÜ’yü temsil etmediğini bir kez daha kanıtladı. Yakın zamanda, seçime kadar okulda siyasi etkinliklerin yapılmasını yasaklamış, kraldan çok kralcı tavrıyla ODTÜ Medya Topluluğu’nu muhalifliğinden ötürü kapatmıştı. Ancak unutulmamalıdır ki ODTÜ atanmış rektörlerden ibaret değildir.

Ziyaret gününe gelecek olursak; yemekhanenin erken kapatılması, çekilen onca bariyer, silahlı ekipler ve atlı polislerle alınan olağanüstü güvenlik önlemleri için tek kelimeyle orantısız desek yerinde olur. Akademik takvimdeki ufak bir oynamayla okulu olabildiğince boş kılma çabası, abartılı önlemlerle de birleşince önemli bir noktayı vurguluyor aslında. Her ne kadar zafer edaları takınılan bir güç gösterisi gibi öne sürülse de özgüvensizlik ve korku kendini gösteriyor. Bu kaygılar tabii ki iktidarın, hele ki yerel seçimler yaklaşırken, çıkmasından hararetle korktuğu en ufak bir aykırı sesten geliyor. Geçinmenin kriz ile birlikte herkes için olduğu gibi öğrenciler için de zorlaşması, eğitime dair sorunlar ve geleceksizlik, hoşnutsuz ve öfkeli öğrenci kitleleri yaratıyor. Gençlikten çekinmenin bir diğer sebebiyse, aynı dertlerden musdarip milyonlara, seslerini çıkartmak konusunda feyz olabilme ihtimalleri. Hiç yabana atılası değil.

Açıklamaya çalıştığımız bu ortamda ODTÜ Marksist Fikir Topluluğu, bu ve benzeri durumların daha önce de yaşandığını söyleyerek diyor ki; öğrenciler üniversitenin tüm bileşenleri ile birlikte dimdik ayaktadır, mücadeleyi sürdürmektedir. MFT’nin yakın dönemde ODTÜ’de yaşananlara karşılık önerisi, güçlü bir görüntü verecek şekilde, toplulukların birlikte gerçekleştirecekleri etkinliklerin yanı sıra, rektörlüğün ve iktidarın üniversitelere yönelik ikiyüzlü tutumunu ifşa edecek kampanyaların örülmesi. Ancak bu şekilde üniversitenin öğrencilerin, öğretim elemanlarının ve emekçilerin olduğu sermaye ve iktidara hatırlatılabilir. Boğaziçi MFT de dayanışma açıklamasıyla ODTÜ öğrencilerine destek çıktı. Benzer baskı ve yasaklamalara kendilerinin de maruz kaldığını yineleyerek yaşananlar için, “Bu durum sadece bize özel değil, gençliğin direnişin olduğu her yerde AKP iktidarını korkusunun singesi.” dendi. Unutulmamalıdır ki Marksist Fikir Toplulukları üniversitelerdeki mücadeleyi yükseltmeye devam edeceklerdir. Aslolan ülke emekçilerinin, gençliğin ve kadınların sesini toplumda duyurmak; mücadelesini büyütmek için uzun soluklu bir kavgayı vermek üzere gençliği örgütlemektir. Ancak bu şekilde üniversitenin öğrencilerin, öğretim elemanlarının ve emekçilerin olduğu sermaye ve iktidara hatırlatılabilir. MFT bu mücadelede etkin katılım göstermeye devam edecektir.

 
ODTÜ Öğrencileri, Erdoğan’ın ODTÜ’ye adeta bir OHAL atmosferiyle getirilmesi üzerine ortak bir açıklama yayınlamıştı: 

No comments